0212 266 68 18 0532 230 25 79
Hızlı İletişim
0212 266 68 18 0212 266 68 00 info@haisiatour.com

Blog

Çin'de tarım ve hayvancılığa genel bir bakış
Çin yakın dönemde tarımsal üretim ve tüketimde önemli bir güç haline gelmiştir ve son 15 yılda tarımsal ürünlerde önemli bir ithalatçı konumuna geldi. Bunun sebebi yükselen gelire paralel olarak değişen tüketici tercihleri ve artan endüstriyel hammadde talebi de oldukça etkili.
 
Çin’in, birçok tarımsal üründe dünyanın en büyük yetiştiricileri arasında olmasına rağmen, iç tüketimi karşılamakta yetersiz kalmaktadır.  İşlenmiş etten, fındığa, şaraptan süt ürünlerine kadar farklı kategorilerde ithal gıda ürünleri Çin pazarındaki yerini almaktadır.
 
Bu anlamda ABD, Brezilya, Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda ve Arjantin gibi ülkeler, Çin'in en önemli ve büyük tarım tedarikçileri arasında bulunuyor.
 
Aynı zamanda Dünya Ticaret Örgütü (WTO)‘nun yeni üyesi olan Çin, balık, domates, buğday, pirinç, patates ve elma gibi pek çok tarımsal ürünün üretiminde dünyada önemli bir noktada olup, dünya üzerinde toplam üretimin neredeyse 3’te 1’ini tek başına gerçekleştirmektedir.
 
Çin'in bitkisel ürün ithalatında gelişen canlı hayvancılığının da etkisi büyüktür. Ama aynı Çin, içerideki talebe mevcut üretim ile cevap veremeyince canlı hayvan ithalatını da son dönemde arttırmıştır.
 
Özellikle et üretim hızının tüketim hızının gerisinde kalması, başta arazi, işçilik ve yem maliyetlerinin artış göstermesi ile birlikte Çin'de son dönemlerde et ve süt fiyatlarının yükselmesi bu ürünlerin ithalatını daha cazip hale getirmektedir.
 
Çin'de de hayvancılık küçük çaplı aile işletmelerinden büyük çaplı endüstriyel üretime doğru değişim göstermektedir.
 
ABD Tarım Bakanlığı'nın hazırladığı rapora göre Çin'in şuanki mevcut trendi 2015-2023 yılları arasında da devam etmesi beklenmektedir.
 
Çin yönetimi, artan tarımsal ithalatı kontrol altında tutmak için yeni formül ve stratejiler üzerinde de çalışıyor.
 
Yalnızca ithalata dayalı veya bağımlı bir politikadan daha öte gıda güvenliği açısından toprak ve sulama kapasitelerini göz önüne alarak tarımsal üretim politikalarını da gözden geçirmektedir ve tarımda yapısal anlamda büyük değişikliklere başvurmaktadır. Amaç, üretim potansiyelini arttırmak, girdi maliyetlerini azaltmak ve daha rekabetçi bir konuma gelebilmektir.